''Bana Hiç İnanma Yalancıyım ,Küçük şeylere Takarım Olaycıyım,Benimle Oyun Olmaz Mızıkcıyım,Oturup Birşeyde Anlatma!!!! Alaycıyım ARKADAŞ.:)))''
11 Aralık 2013
FABL
16 Kasım 2013
Mustafa Kemal’in Fikir Hayatının Gelişimini Etkileyen Beş Şehir

Mustafa Kemal’i Etkileyen Şehirler
Mustafa Kemal, ülkenin içinde bulunduğu sorunların önemini
doğduğu kent Selanik’te tespit etme imkânına sahip olmuştur. Daha sonra lise
eğitimini gördüğü Manastır, Harp Okulu ve Harp Akademisini bitirdiği İstanbul,
ilk görev yeri olan Şam, askerî ataşe olarak bulunduğu Sofya Mustafa Kemal’in
hayatında önemli izler bırakmıştır.
Selanik
Selanik şehrinin Mustafa Kemal’in hayatında özel bir yeri
vardı. Çünkü bu kentte doğmuş, bu kentte öğrenime başlamış, II. Meşrutiyetin
ilanına da bu kentte tanık lık etmişti. Selanik, çoğunluğunu Türklerin
oluşturduğu çeşitli etnik toplulukları barındırıyordu. Ayrıca hem bir ticaret
merkezi hem de yoğun kültürel etkileşimin yaşandığı bir kavşak noktasıydı.
Batı’dan gelen gazeteler, dergiler, edebî eserler şehrin kültürel ve siyasal
dokusunun hem güçlenmesine hem de gelişmesine katkıda bulunmaktaydı. Mustafa
Kemal’in değişim ve gelişime açık bir kişiliğe sahip olması, yeni fikirleri ve
çağdaş yaşam tarzını benimsemesi bu şehrin kendisine katkılarıdır.
Manastır
Askerî İdadiyi okuduğu Manastır’da birçok ülkenin
konsoluslukları bulunmaktaydı. Bu durum kültü rel zenginliğe katkı sunduğu gibi
milliyetçi düşüncenin de yayılmasına neden olmaktaydı. Diğer yandan Manastır’da
zaman zaman ortaya çıkan isyanlar Mustafa Kemal’in millet ve milliyetçilik
fikirlerini benimsemesinde önemli rol oynamıştı. Bu kentin Mustafa Kemal’e bir
katkısı da fikir hayatının gelişmesinde önemli rol oynayan eserleri burada
temin ederek okumuş olmasıydı.
Namık Kemal’in vatan ve özgürlük temaları üzerine yazdığı
şiir ve tiyatro eserleri o dönemde genç nesil üzerinde etkili olmaktaydı. Bu
eserleri okuyan ve en önemlisi özümseyen Mustafa Kemal, ileride vatanseverliği
ve bağımsızlığa olan tutkusunu bu eserler yoluyla geliştirdiğini söyleyecektir.
Mehmet Emin Yurdakul’un Türk tarihi ve Türk kültürü ile ilgili yazdığı eserler,
Atatürk’te çağdaş Türk milliyetçiliğinin oluşumunu etkiledi. Mustafa Kemal,
lise yıllarında Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Ruso), Voltaire (Volter),
Montesquieu (Monteskiyö) gibi Fransız düşünürlerin eserlerini ve Fransız
İhtilali’ni de inceleme ve araştırma fırsatı buldu. Atatürk’ün bu çalışmaları
daha sonra gerçekleştireceği Türk inkılâbının temelini oluşturacaktır.
Manastır’da bulunduğu yıllarda Mustafa Kemal’in dikkatini çeken diğer önemli
bir durum da Osmanlı Devleti’nin bu bölgenin yönetiminde gösterdiği
yetersizliktir. Avrupalı devletlerin azınlıkları kışkırtmaları, Mustafa Kemal’e
Osmanlı Devleti’ne bağlı Balkan topraklarında sorunların artacağı konusunda bir
fikir verdi. Ardından öğrenimine devam ettiği başkent İstanbul’da da
düşüncelerinde ne kadar haklı olduğunu gördü.
İstanbul
İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, önce Harp Okulunu ardından
da Harp Akademisini bitirdi. Okul yılları sırasında bulunduğu Galata-Pera
semti, Osmanlı Devleti’nde Batı kültürünün en çok yaşatıldığı yerlerden biri,
belki de en önemlisiydi. Burada genç Mustafa Kemal, Batı kültürünü yakından
tanıma imkânını elde etti. Harp Okulu ve Harp Akademisinde Batı’da ortaya çıkan
milliyetçilik, eşitlik, özgürlük ve insan hakları gibi fikir akımlarını da
tanıma ve okul arkadaşlarıyla tartışma imkânı buldu. Bu akımlar kendisinde
Osmanlı devlet yönetimine karşı belirgin bir memnuniyetsizlik oluşmasına neden
oldu. Farkına vardığı ilk şey bu konuda yalnız olmadığıydı; subay adayı
arkadaşlarının bir kısmı da aynı durumdaydı. Bir araya gelerek kendilerince
örgütlendiler. Arkadaşlarıyla birlikte bir bildiri yayımladılar. Amaç,
çevrelerindeki diğer arkadaşlarını da etkilemek, devletin içinde bulunduğu
durumdan kurtulması için herkesin fikir üretmesini sağlamaktı. Bu süreç Mustafa
Kemal’in inkılâpçılık yönünün oluşmaya başladığı zaman dilimidir.
Mustafa Kemal, İstanbul’un hem Batılı hem de Doğulu yüzünü
gözlemleme fırsatını elde etti. Haliç Köprüsü âdeta İstanbul’un Doğu ve Batı
yaşam tarzlarını birbirinden ayıran sınır gibiydi. Doğulu İstanbul biraz daha
muhafazakâr, görünüş ve düşünüş şekliyle biraz daha farklıydı. Kurmay Yüzbaşı
olarak Harp Akademisinden mezun olduktan sonra ise ilk görev yerinin Şam’daki
5. Ordu olduğunu öğrendi. Osmanlı Devleti’nin Batı etkisinin en fazla
hissedildiği kentlerinde yaşamış olan Mustafa Kemal’i Şam’da bambaşka bir dünya
beklemekteydi.
Şam
Suriye’ye gelen Mustafa Kemal, bölgede yaşanan
ayaklanmaları bastırmakla görevli birliklere katıldı. Selanik, Manastır ve
İstanbul, Osmanlı Devleti’nin “Batılı” yüzünü ortaya koyarken Şam, devletin
geri kalmışlığını yansıtıyordu. Bölgedeki devlet yönetiminin aksaklıklarını,
askerin yetiştirilmesindeki eksiklikleri, halkın çektiği zorlukları ve
sıkıntıları yakından gördü. Zaman zaman Suriye’nin çeşitli yerlerinde incelemelerde
bulundu. Burada tanıştığı arkadaşları
ile devletin uygulamaları hakkında tartışmalar yaptı. Ardından 1906 yılında
Vatan ve Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Beyrut, Yafa ve Kudüs’te taraftar
toplamaya çalıştı. Bu cemiyetin bir şubesini açmak için daha sonra gizlice
Selanik’e geldi. Bir süre sonra Selanik’teki 3. Ordu’da görevlendirildi. Şam
kentinde gördükleri ve yaşadıkları Mustafa Kemal’e devletin en uzaktaki
noktalara erişecek güçte olmasının gerekliliğini öğretti. Şam’ın ardından
Balkan Savaşları sırasında Gelibolu’da bulunan Çanakkale Boğazı Kuvayımürettebe
Komutanlığı Harekât Şubesi Müdürlüğüne atandı (21 Kasım 19 12).
Sofya
Mustafa Kemal, Balkan Savaşlarından sonra, 27 Ekim 19 13
tarihinde Bulgaristan’ın başkenti olan Sofya Ataşemiliterliğine getirildi.
Yakın arkadaşı Ali Fethi (Okyar) de bir süre sonra bu kente elçi olarak atandı.
Birlikte memleket meseleleri hakkında görüşmeler yaptılar. Mustafa Kemal, 1 Mart 19 14 tarihinde yarbaylığa terfi
etti.
Sofya’da bulunduğu süre içerisinde Avrupa devletlerinin
temsilcileriyle bir araya geldi. Bu sayede birçok devletin hem siyasi
anlayışları hem de Osmanlı Devleti hakkındaki düşüncelerini öğrenme fırsatı
buldu. Mustafa Kemal, Bulgaristan’da yaşayan Türklerin sorunlarıyla yakından
ilgilendi. Bu tespitleri daha ileride, Türklerin azınlık haklarının
belirlenmesinde, kültürel yapılarının korunmasında etkili oldu.
Ayrıca Bulgar Meclisinin toplantılarına katılarak
demokrasi ve meclis çalışmaları ile ilgili gözlemler yaptı. Sofya’da ilk kez
opera ile tanıştı. Böylelikle hem toplumsal dayanışma hem demokratikleşme hem
de sanatsal alanda yapılanları yakından takip ederek kendini geliştirme imkânı
buldu. 1915 yılı Ocak sonlarına kadar Sofya’da kaldı.
14 Kasım 2013
Orhan Veli Kanık HAYATI (1914 – 14 Kasım 1950), Ah Neydi Benim Gençliğim
HAYATI (1914 – 14 Kasım 19 50)
Doğumu: 13 Nisan 19 14, İstanbul
Ölümü: 14 Kasım 19 50, İstanbul
Galatasaray'da başladığı öğrenimini, babasının atandığı
Ankara'da Gazi İlkokulu ve Ankara Erkek Lisesi'nde sürdürdü. Lise sıralarında
Oktay Rıfat ve Melih Cevdet'le arkadaş oldu. Liseyi bitirince İstanbul'a
dönerek, Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'ne girdi (1932) , ancak yüksek öğrenimini
yarım bıraktı (1935) . 1936'da Ankara'ya döndü ve askere gidinceye dek PTT
Genel Müdürlüğü Telgraf İşleri Reisliği Milletlerarası Nizamlar Bürosunda
memurluk yaptı. Yedek subaylığını tamamlayınca, iki yıl kadar, yine Ankara'da,
Milli Eğitim Bakanlığı Tercüme Bürosu'nda çalıştı. 1 Ocak 19 49–15 Haziran 19 50
tarihleri arasında yirmi sekiz sayı süren, on beş günde bir yayımlanan, iki
sayfalık 'Yaprak' dergisini çıkardı. Yaprak dergisi serüvenini
sürdüremeyeceğini anlayınca Ankara'dan ayrılıp İstanbul'a gitti. Gene o yılın
kasım ayı içinde, bir haftalığına geldiği Ankara'da, 10 Kasım 19 50 gecesinde,
yolda, onarım için kazılmış bir çukura düşerek ayağından yaralandı. İstanbul'a
döndükten sonra, bir arkadaşının evindeyken, durumu birdenbire kötüleştiği için
kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde, 14 Kasım 19 50 tarihinde beyin kanamasından öldü,
Rumelihisarı Mezarlığı'na gömüldü.
Garip ya da Birinci Yeni denilen akımın öncüsü, kuramcısı.
Yirmi sekiz sayı süren Yaprak serüveni öncesinde, Ankara Erkek Lisesi'nde okul
kooperatifin parasıyla Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile birlikte Sesimiz
dergisini çıkarmışlardır. Biçemini belli eden ilk şiirlerini, yine, arkadaşları
Oktay Rifat ve Melih Cevdet ile birlikte Varlık dergisinde yayımladı ve müthiş
bir ilgi gördü. Şiir ve yazıları, Varlık dergisinden başka İnsan, Ses, Gençlik,
Küllük, İnkılapçı Gençlik, Ülkü, Demet, İşte, Aile gibi dergilerde
yayımlanmıştır. İkinci Dünya Savaşına katılmayan ve katılmış kadar etkilenen
Türkiye'de, Türk şiirini bir takım kalıp ve klişelerden, şairanelikten,
yıpranmış benzetmelerden kurtardı, kısa ve basit ama vurucu bir söylem -eda-
geliştirdi. Şiirin bilinen ve kabul gören sınır taşlarını yerinden oynattı.
Yalın bir halk dili kullandı, yergi ve gülmeceden yararlanarak, sıradan yaşantıların
şiirinin de yazılabileceğini gösterdi.
ESERLERİ
Şiir Kitapları;
Garip (1941, Resimli Ay Matbaası)
Vazgeçemediğim (1945, Marmara Yayınevi)
Destan Gibi (1946, Ölmez Eserler Yayını)
Yenisi (1947, İnkılâp Yayınevi)
Karşı (1949, Güney Matbaacılık ve Gazetecilik)
Bütün Şiirleri (1951, Varlık Yayınları)
Hikâye/Şiir;
Nasreddin Hoca Hikâyeleri (1949, Doğan Kardeş Yayınları)
Yazılar;
Nesir Yazıları (1953, Varlık Yayınları)
Edebiyat Dünyamız (1975, Bilgi Yayınları. Hazırlayan: Asım
Bezirci)
Bütün Yazıları (1982, Can Yayınları)
Çeviri;
Bir Kapı Ya Açık Durmalı Ya Kapalı, Alfred de Musset (1943,
Maarif Basımevi)
Barbarine, Alfred de Musset (1944, Maarif Basımevi)
Scapin'in Dolapları, Molière (1944, Maarif Basımevi)
Versailles Tûluatı, Molière (1944, Maarif Basımevi, Azra
Erhat'la birlikte)
Sicilyalı Yahut Resimli Muhabbet, Molière (1944, Maarif
Basımevi)
Tartuffe, Molière (1944, Maarif Basımevi)
Üç Hikâye, Nikolay Gogol (1945, Alaaddin Kıral Basımevi,
Erol Güney'le birlikte)
Turcaret, Alain Rene Lesage (1946, Milli Eğitim Basımevi)
Fransız Şiir Antolojisi, (1947, Varlık Yayınevi)
Hamlet, William Shakespeare (1949, Charles Lamb uyarlaması,
Doğan Kardeş Yayınları)
Venedik Taciri, William Shakespeare (1949, Charles Lamb
uyarlaması, Doğan Kardeş Yayınları)
Saygılı Yosma. Jean-Paul Sartre (1961, Ataç Yayınevi)
Batıdan Şiirler (1963, Yeditepe Yayınları)
Bütün Çeviri Şiirleri (1982, Can Yayınları)
Ah Neydi Benim Gençliğim
Nerede böyle hüzünlenmek o zaman;
İçip içip ağlamak,
Uzaklara dalıp şarkı söylemek;
Hafta sekiz ben eğlentide;
Bugün saz, yarın sinema,
Beğenmedin Aile Bahçesi;
Onu da beğenmedin, parka;
Sevdiğim dillere destan;
Sevdiğim,
Meyil verdiğim;
Ben dizinin dibinde elpençe divan,
Samanlık seyran.
Nerde,
Nerde,
Nerde böyle hüzünlenmek o zaman!
Orhan Veli Kanık
Dünyada hızla artan obezitenin nedeni - obezitenin olası sonuçlarının araştırılması ve sunulması
Dünyada Hızla Artan Obezitenin Nedenleri
Obezite dünyada en hızlı yayılan hastalıklardan birisi;
sigaranın neden olduğu ölümlerin ardından ikinci sırada yer alıyor. Her yıl 300
bin insan obezite nedeniyle hayatını kaybediyor. Bütün ülkeler, sağlık
harcamalarının yüzde 10-12sini, obezite ve obezitenin neden olduğu hastalıklara
harcıyor.
Kim obezdir?
Obezite kronik bir hastalıktır, genetik ve çevresel
etkileşimleri vardır. Vücutta yağ dokusunun artması çok sayıda faktöre
bağlıdır. Obeziteye koroner kalp hastalığı yüksek tansiyon, kan yağlarının
yükselmesi, şeker hastalığı, gut hastalığı, eklemlerde kireçlenme, bazı
kanserler, yemek borusu iltihabı, mide fıtığı, safrakesesi taşları, karaciğerde
yağlanma, fiziksel aktivitede azalma, uyku apnesi, özgüven eksikliği sosyal
yaşamdan uzaklaşma ve depresyon eşlik edebilir. Tüm bunları düşündüğümüzde,
obez bireylerin tedavisi ciddi bir ekiple yürütülmelidir; hekim, diyetisyen,
egzersiz uzmanı ve psikolog eşliğinde tedavi en doğru yoldur.
Bir kişiye obez denilebilmesi için, beden kitle indeksinin
30un üzerinde olması gereklidir. Beden kitle indeksi, kişinin ağırlığının
boyunun metre cinsinden karesine bölünmesiyle elde edilen değerdir ve bu değer 18,5–24,9
olduğunda normal, 25–29,9 olduğunda kilolu, 30 ve üzeri olduğunda obez, 40
üzerinde morbid obez olarak gruplandırılır…
Sorunlar ve çözüm önerileri
1) Uykusuz kaldığınız için kilo alıyor olabilirsiniz.
Vücut iyi dinlenmiş olduğu zaman metabolik işlevini daha iyi
yerine getirir. Yeterince uyumadığınızda vücudunuz fizyolojik stres yaşar ve
biyokimyasal olarak daha fazla yağ depolayabilirsiniz. Yorgun olduğunuz zaman
stresle de başa çıkamazsınız ve yemeğe yönelebilirsiniz. Gece geç saatte atıştırıp fazla kalori
alabilirsiniz. Her gece en
az sekiz saat uyumaya çalışın ve uyumadan iki saat önce yemeyi bırakın
2) Stresten dolayı kilo alıyor olabilirsiniz.
Stres aynı zamanda duygularımızı da etkiliyor. Vücut stres
altındayken yakıt depoluyor, metabolizma yavaşlıyor ve karın bölgesinde
obeziteye yol açan kortizol, leptin ve diğer hormonlar gibi kimyasallar
salgılanıyor. Pek çok insan stresi hafifletmek için yemeğe yöneliyor. Yemek
geçici bir çözüm çünkü yemeyi tetikleyen asıl stres etkenlerini halletmiyor.
3) Kullandığınız ilaçlardan dolayı kilo alıyor
olabilirsiniz.
Depresyon, duygu durum bozuklukları, nöbetler, migren,
tansiyon ve diyabet için kullanılan bazı reçeteli ilaçlar kilo aldırabilir.
Bazı steroitler, hormon tedavileri ve doğum kontrol hapları da yavaş yavaş kilo
alımına neden olabilir. Eğer yaşam tarzınızda bir değişiklik olmamasına ve aynı
yemenize rağmen bir ayda iki veya daha fazla kilo aldıysanız sürekli
kullandığınız ilaçlarınızı hekiminize mutlaka danışın.
4) Hastalıktan ötürü kilo alabilirsiniz.
Kilo alımına yol açan en yaygın tıbbi durum hipotiroittir.
Tiroit hormonunun eksikliği metabolizmayı yavaşlatarak iştah kaybına ve kilo
alımına neden olabilir. Ani açlık ve aşırı yemelerin sebebi insülin hormunu da
olabilir. Cushing Sendromu kortisol hormonunun fazla olmasının yol açtığı bir
hastalık da kilo alımıyla sonuçlanabilir. Bu konuda tereddütünüz var ise
mutlaka endokrinoloji ve metabolizma uzmanına danışın.
5) Menopoz yüzünden kilo alıyor olabilirsiniz.
Yaşla birlikte metabolizma da yavaşlar. Hormonal
değişiklikler iştahı, depresyonu ve uykusuzluğu tetikleyebilir. Menopoz
sırasında kalça ve bacaklarda kilo verilirken karın bölgesinden kilo alınır.
Egzersizle sağlıklı, kalori açısından kontrol altında, kalsiyum ve D-vitamini
açısından zengin bir bes-lenme kombinasyonu menopozda alınan kiloların
çözümüdür.
13 Kasım 2013
Deri Nedir Derinin Yapısı ve Görevleri nelerdir ?
Dokunma Organımız Deri
Deri, en büyük duyu organımızdır ve vücudumuzun dışını
tamamen kaplar. Ayrıca vücut ısısını ayarlar, solunum ve boşaltıma yardımcı
olur ve vücudu dış etkilerden korur. Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı,
ağrıyı, sıcağı, soğuğu vb. duyuları algılayan almaçlar vardır.
Aşağıdaki şekli inceleyerek derinin bölümleri hakkında bilgi
edinelim.
Deri, üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur.
Derinin bölümleri
a) Üst deri: Derinin alt bölümlerini koruyan tabakadır. Bu
tabakada kan damarları ve sinirler bulunmaz. Üst derinin en dış bölümü ölü
hücrelerden meydana gelmiştir. Bu bölümün altında canlı hücrelerden oluşan bir
tabaka bulunur. Bu tabaka, deriyi güneşten gelen zararlı ışınlardan korur. Üst
deride ayrıca derinin rengini belirleyen hücreler de vardır.
b) Alt deri: Üst deriye göre daha kalın olan alt deri, canlı
hücrelerden oluşur. Alt deride kan damarları, kıl kasları, sinirler, ter
bezleri, yağ bezleri, kıl kökleri ve duyu almaçları yer alır. Bu bölümün en
altında ise yağ tabakası bulunur. Yağ tabakası vücudu çarpmalara ve vurmalara
karşı korur ve vücudun ısı kaybını önler. Burada yer alan ter bezleri, terleme
ile boşaltıma yardımcı olur.
Derimizle nasıl hissederiz?
Alt derideki duyu almaçları sıcak, soğuk, basınç, sertlik,
yumuşaklık gibi duyuları algılar. Duyu almaçları ile alınan duyular, sinirler
yoluyla beyne iletilir ve burada değerlendirilip algılanır. Derinin her yerinde
aynı oranda duyu almacı yoktur. Bu yüzden de algılama duyusu derimizin her
bölgesinde aynı değildir. Parmak uçları, dudaklar gibi bölgelerde algılama daha
fazladır.
Deri Hastalıkları ve Bu Hastalıkların Tedavi Yolları
Deri hastalıkları fiziki sebeplerle (kesici, ezici vb.
cisimler ile kimyasal maddeler gibi) oluşabildiği gibi parazitler sebebiyle de
ortaya çıkabilmektedir. Bunlardan bazıları mantar hastalıkları ile pire ve kene
gibi parazitlerin ısırmalarından meydana gelen deri bozukluklarıdır. Deri
iltihaplanmalarına yol açan bazı mikroorganizmalar da derideki herhangi bir
yaranın üzerine kolayca yerleşebilir. Alerjik deri hastalıkları arasında ise
kurdeşen ve egzama sayılabilir. Bazı deri hastalıklarının teşhisinde
dermatoskop adı verilen cihaz kullanılır.
Dermatoskop:
Açık tene sahip ve vücudunda çok sayıda ben bulunan
kimselerle, daha önce aile üyelerinden biri deri kanserine yakalanmış kişilerin
vücutlarındaki güneş lekeleri ve benler dermatoskop ile incelenir. Dermatoskop
ile yapılan inceleme sonucunda risk altında olduğu belirlenen kişilere ya ilaç
tedavisi uygulanır ya da cerrahi müdahalede bulunulur.
Önemli NOT:
• Derinin
vücudun dışını tamamen kaplayan en büyük duyu organımızdır.
• Derinin
görevi vücut ısısını ayarlamak, solunuma ve boşaltıma yardımcı olmak, vücudu
dış etkilerden korumaktır.
• Derinin
üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı vb. duyuları algılayan almaçların
verdır
Adale sorunları,Diz Sakatlanmaları
Adale sorunları
Adale sorunlarının başında burkulma veya adale yırtılması
gelir. Eklemlerdeki bağların ya da çevresindeki dokuların ani ve ters bir
hareketle gerilmesine ve bazen yırtılmasına burkulma adı verilir. Burkulma en
çok ayak ve el bileği eklemlerinde görülür. Burkulan eklemde önce şiddetli ağrı
duyulur, sonra birkaç saat içinde eklem çevresinde şişlik ve kızarıklık oluşur.
Burkulan bölgenin soğutulması, bandaja alınması ve 1–2 saat kadar yükseğe
kaldırılması gibi basit önlemler şişmeyi engeller. Soğutulan bölgede damarlar
büzülünce kan akımı dört kat azalır. Soğutma uygulaması 5–6 dakikadan uzun
sürmemelidir. Her uygulama arasında 7–8 dakika beklenmeli ve uygulamanın toplam
süresi 24 saati aşmamalıdır. Aksi takdirde bölge soğuktan olumsuz etkilenir.
Diz Sakatlanmaları
Diz sakatlanmalarını önlemek için öncelikle yapmanız gereken
spor ya da egzersiz yaparken dizlerinize odaklanmamamız ve hafifçe bükmeniz.
Egzersizi mümkün olduğu kadar yumuşak bir yüzeyde yapın. Eğer egzersiz
esnasında zıplıyorsanız, ilk pozisyonunuza dönerken dizlerinizi hafifçe bükün.
Ayağınıza tam oturan, yumuşak tabanlı ve esnek ayakkabılar giyin. Bacak
hareketleri yaparken dizlerinizi 90 dereceden fazla bükmeyin. Böylece dizde
meydana gelebilecek sakatlanmaları önlemiş olursunuz.
İlâhî sıfatlar,Peygamberlerin sıfatları,Namazın farzları,İslâm’ın şartları,imanın şartları,Teyemmümün farzı,Guslün farzı
İlâhî sıfatlar, zatî ve sübut’i olmak üzere iki gruba
ayrılıyor.
Zatî sıfatlar:
1- Vücut (Varlık),
2- Kıdem (Ezeliyet, evveli olmama),
3- Beka (Ebediyet, ahiri olmama),
4- Vahdaniyet (Bir olma, şeriki bulunmama),
5- Kıyam binefsihî (Varlığının devamının zatından
olması-başkasın yardımıyla olmaması ),
6- Muhalefetün-lil-havâdis ( Zatının mahlûkatın zatlarına ve
sıfatlarında mahlûk sıfatlarına benzememesi)
Sübutî sıfatlar:
1- Hayat
2- İlim
3- İrade
4- Kudret
5- Sem (işitme)
6- Basar (görme)
7- Kelâm
8- Tekvin (Yaratma, var etme.)
Peygamberlerin sıfatları nelerdir?
1- Emanet: Her Peygamber, emindir.
2- Sıdk: Dinde ve diğer meselelerde sadık ve doğrudurlar.
Yalandan uzaktırlar.
3- Tebliğ: Peygamberler, Allahü teâlânın emir ve
yasaklarının hepsini ümmetlerine bildirirler.
4- Adalet: Adildirler. Zulümden uzaktırlar.
5- İsmet: Büyük ve küçük günahtan uzaktırlar. Günah
şeklindeki şeyler, ister Kur'an-ı kerimde olsun, ister sahih hadislerde olsun
tevil edilip yakışan mana verilir. Peygamberlikleri bildirilmeden önce de,
bildirildikten sonra da hiç günah işlemezler. İnsanlardan, masum, günahsız
olan, yalnız Peygamberlerdir.
6- Fetanet: Bütün Peygamberler, diğer insanlardan daha
akıllıdırlar.
7- Emn-ül azl: Hiçbiri Peygamberlikten azl olmaz. (Feraid-ül
fevaid)
Namazın farzları
On ikidir. Bunlardan altısı daha namaza başlamadan bulunması
gereken farzlar olup şunlardır:
1) Hadesten temizlenme 2) Necasetten temizlenme, 3) Avret
yerini örtmek, 4) Kıbleye yönelmek, 5) Vakit, 6) Niyet. Bunlara, "Namazın
şartları" denir.
Diğer altısı da namaza başladıktan sonra bulunması gereken
farzlar olup şunlardır: 1) İftitah tekbiri, 2) Kıyam, 3) Kıraat, 4) Rükû, 5)
Sücûd, 6) Son oturuşta "et-Tehiyyâtü"yü okuyacak kadar bir süre
oturmak. Bunlara da "Namazın rükünleri" denir. Bunlardan başka
ta'dîl-i erkân ve namazdan kendi isteği ile çıkmak gibi başka rükünler de
vardır.
İslâm’ın şartları
1. Kelime-i Şahadet getirmek
2. Namaz kılmak
3. Zekât vermek
4. Oruç tutmak
5. Hacca gitmek olarak 5 temel esasa dayanır.
İslamiyet’e göre imanın şartları
1. Allah'tan başka tanrı olmadığına,
2. Muhammed'in Allah'ın kulu ve elçisi olduğuna,
3. Allah'ın meleklerine,
4. Kitaplarına,
5. Peygamberlerine,
6. Ahiret gününe ve kadere (Hayır ve şer ile birlikte her
şeyin Allah'ın takdiri ve yaratmasıyla olduğuna) inanmaktır.
Teyemmümün farzı üçtür:
1- Niyet etmek.
2- İki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh
etmek.
3- Elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu
mesh etmek.
Teyemmümün farzı ikidir, diyenlere göre. İkinci ve üçüncü
farzı bir farz olarak söylenir.
Guslün farzı kaçtır?
Cevap: Hanefîde guslün farzı üçtür:
1- Ağzı yıkamak. Buna Mazmaza denir. Ağzın içinde iğne ucu
kadar ıslanmadık yer kalırsa, dişlerin üzeri ve diş çukuru ıslanmazsa gusül
olmaz.
2- Burnu yıkamak. Buna istinşâk denir. Burundaki kuru kirin
altı yıkanmazsa gusül sahîh olmaz. Hanbelî’de, mazmaza ve istinşâk, abdest
alırken de, gusülde de farzdır.
3- Bedenin her yerini yıkamak. Göbek içini, bıyık, kaş ve
sakalı ve altlarındaki derileri ve saçları yıkamak farzdır. Tırnaklarda, dudak,
göz kapağı veya vücûdun herhangi bir yerinde su geçirmeyen maddeler, meselâ
tırnakta oje bulunursa, gusül abdesti alınmış olmaz. Kadınlar, örülü saçın
diplerini ıslatınca, örgüyü çözmesi gerekmez. Saç dipleri ıslanmazsa, örgüyü
açmak gerekir. Örülmemiş saçların her tarafını yıkamak farzdır. Kına, mürekkep
gibi altına su geçiren boyalar gusle mâni olmaz.
Abdestin rükünleri, yani, farzları dörttür:
1. Yüzü bir
kere yıkamak...
2. Elleri
dirseklerle beraber bir defa yıkamak...
3. Başın dörtte
birini bir kere mesh etmek...
4. Ayakları iki
topuklarıyla beraber bir defa yıkamak...
Yukarıda saydığımız abdest uzuvlarından kol, yüz ve ayakları
en az birer kere yıkamak farzdır. Yıkama işini üçe çıkarmakla farzın yanında
sünnet de îfa edilmiş olur.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)