18 Kasım 2008

Fast fooddan sakınmak için 10 öğüt


1. Yemek yemeye ayıracağınız zamanı kaybedilmiş zaman saymayın. Yemek zamanı, sadece beslenme saatiniz değil, hayattan bir keyif almak için kendinize ayıracağınız zamandır.

2. Mümkün olduğunca dostlarınız, sevdikleriniz ile birlikte yemek yiyin; yemeğe sohbetin de tadını katın. (Buna bir fast food restoranında pek izin verilmez.)

3. Evde yemek pişirilmesini ve ailenin sofrada bir araya gelmesini teşvik edin. Yemek pişirene aile için çok değerli bir şey yaptığını hissettirin. Aile sofrasını çekici hale getirin.

4. Hiç değilse haftada veya onbeş günde bir ailece bir geleneksel lokantaya gidin veya evde alışılmışın dışında bir mönü hazırlayın; o gününüz sadece bu yemekten dolayı "özel" olsun.

5. Öğle yemeklerinde ev dışında iseniz, her gün aynı şeyi yemeyin. (Bu aynı şey, sadece hamburger değil, ekmek arası döner, pizza, lahmacun da olabilir.) Çevrenizdeki lokantaları, kafeleri, büfeleri öğrenin; değişik lezzetler arayın. Arada bir evden iş yerinize yemek getirmekten yüksünmeyin. (Bunun için size bir sefertası gerekebilir. Sefertası taşımak, hafife alınacak bir durum değildir. Çocuğunuz için beslenme çantası ne kadar normal ise, sizin için de sefertası o kadar normaldir.)

6. Çocuğunuzun beslenme çantasına evde hazırlanmış yiyecekler koymaya gayret edin. (Çocukların fast food bağımlısı olmaması için, veliler ile okul yönetimlerinin iş birliği çok önemlidir. Beslenme saatleri bu iş birliği için iyi bir zemin olur.)

7. Çocukları fast food restoranlarını n çekim alanından uzak tutmaya çalışın; ama, baskıcı, yasakçı değil, alternatif gösterici, geliştirici olun. Fast food bağımlısı olmuş erişkinler için yapabileceğiniz en iyi şey, onlara "afiyet olsun" yerine "kaloriniz, yağınız, tuzunuz, kolesterolünüz bol olsun" demektir.

8. Fast food restoranlarında satılan köftemsi yiyeceklerin içinde ne olduğunu ve Dünya'nın her tarafına yayılmış, gittikçe çoğalan bu restoranların her yerde, her zaman aynı olan mönüleri için bunca etin, patatesin, diğer gıda maddelerinin nasıl tedarik edildiğini öğrenmeye çalışın. Tam olarak öğrenemeseniz de, elde edeceğiniz ip uçları, canınızı sıkmaya yeter.

9. Bir fast food restoranına gitmek zorunda kalırsanız, kendi kendinize keyifli bir yemek için orada bulunduğunuzu telkin ederek, atmosferi, nesneleri ve olup biteni iyice gözlemleyin. ınsanların ileri derecede rasyonelleştirilmiş bir sistem içinde otomatik bir tüketim makinası gibi hareket ettiklerini farkedeceksiniz. (Bunun sizi rahatsız edeceğini umuyoruz. Ama, rahatsız olmasanız da, zaten kısa bir süre sonra sistem tarafından rahatsız edileceksiniz. Fast food kurmayları, restorana girişinizden azamî yedi dakika sonra çıkış kapısının kolunu tutmuş olmanızı ideal durum olarak belirlemişlerdir.

10. Fast food sisteminin esasını kavramaya çalışın. Bu sistemin fast food restoranları dışında da hayatımızı dört bir yandan kuşattığını, benliğimizi sınırlandırdığını, haz alma duyumuzu körelttiğini, bizi bütün Dünya için biçilmiş insanîlikten uzak bir hayat tarzına sürüklediğini göreceksiniz. Tekdüzelik size göre değilse, bir makina gibi ömür tüketmek değil, insanca haz alarak yaşamak istiyorsanız, bu sisteme ayak direyin.

Atatürk / Ali Poyrazoðlu'ndan harika bir özet....

Bankacılar paranın sahte olup olmadigini anlamak için, parayı ışığa dogru tutup içerisinde ATATÜRK filigranı var mı yok mu diye bakarlar. Siz de bir adamın ne mal oldugunu anlamak için, onu ışığa tutun; bakın bakalım içerisinde ATATÜRK var mı, yok mu! İçerisinde ATATÜRK olmayan adamlara iltifat etmeyiniz. Cumhuriyet'e sahip çıkınız .'

Çocuk İstismarına Son !!!


T.B.M.M. Başkanlığı'na,Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı'na
Son zamanlarda çocuklara yönelik cinsel tacizler ve tecavüzler daha da artan ve kanımızı donduran gelişmelerle devam ediyor ve maalesef olan bitene hep birlikte tanıklık ediyoruz. Tanıklık ettikçe suç ortaklığımız çoğalıyor ve bizler artık ne tanık ne de suç ortağı olmak istiyoruz.
Cinsel istismar ve tecavüz, yalnızca bedende değil, ruhsal yapıda da derin yaralar açar ve tedavi edilmezse ömür boyu sürecek psikolojik rahatsızıklara neden olur.
1923 yılında yayınlanan 'Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi'nde, çocukların "yaşama, gelişme, beslenme, yardım görme, istismardan korunma" hakları güvence altına alınmış ve Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından 1931 yılında imzalanmıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurul'u Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde benimsenen Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni de Türkiye de dahil olmak üzere yaklaşık 142 ülke imzalamış ya da onay ve katılma yoluyla taraf devlet durumuna gelmiştir. Türkiye, Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni 2 Ekim 1995'te uygulamaya başlamıştır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre;
* 18 yaşına kadar herkes "Ç o c u k t u r ".* Çocuk , yaşla ve olgunlaşma ile gelişen ihtiyaçlara sahip bi r "b i r e y d i r".* Çocuk hakkında alınan her kararda çocuğun "g ö r ü ş ü" alınmalıdır.* Çocukla ilgili her işlemde " çocuğun yüksek yararı " gözönünde bulundurulmalıdır.* Çocuklar herhangi bir "a y r ı m c ı l ı ğ a" maruz kalmaksızın "e ş i t" olarak "d o ğ u ş t a n" haklara sahiptirler.* Anne-baba "s o r u m l u l u ğ u" esastır. Devletler anne babanın bu sorumluluğunu yerine getirmesine destek olmalı, anne babanın sorumluluğunu yerine getirmedikleri durumlarda sorumluluğu devir almalıdırlar.
Ülkemiz, bu konuda taraf olmasına, gerekli imzaları atmasına rağmen maalesef gerekli düzenlemeleri yapamadığı gibi gerekli yaptırımı da uygulayamamaktadır.
Biz aşağıda imzası olanlar;
1- Cinsel taciz suçu yürürlükteki T.C.K'da şikayete bağlı suç unsuru olarak sayıldığından ve cezaların düşük tutulduğunu göz önüne alarak, bu insanlık dışı suçun, çağdaş ülkelerde olduğu gibi şikayete bağlı suç unsuru kapsamından çıkarılmasını, şikayetçi olunmasa da kamu davası niteliğinde değerlendirilerek, kanıtlandığı takdirde çocuklarımızın bedenen ve ruhen yaralanmaması için, gerekli yasal düzenlemelerin tarafınızca bir an önce yapılmasını ve yaşama geçirilmesini, yasaların bu tür sapkınlıkları en ağır şekilde cezalandırmasını;
2- Tacize, tecavüze ve her tür cinsel istismara uğrayan çocuklar için özel terapi merkezlerinin kurulmasını ya da var olan kuruluşlardaki bölümlerin açılmasını ve uzmanların yetiştirilmesini, mağdurların kendilerini güvende hissetmeleri, dolayısıyla yaşadıklarını deşifre edebilmeleri icin gerekli ortamın sağlanmasını;
3- Kreşlerden başlayarak tüm okullarda düzenli olarak bilinçlendirme çalışmaları yapılmasını, çocukların bilgilendirilmesini, öğretmenlik eğitiminin içinde yer almasını;
4- Bu konuda denetim makamı olan kişi ve kuruluşların görevlerini eksiksiz ve objektif bir şekilde yerine getirmelerini talep ediyoruz.
Bir ülkede mağdur olan insanları kanunlar korur.
Kanuna inancımızı yitirmek istemiyoruz.
Saygılarımızla.

Sevgili AnneCocuk.com Üyesi,
Sitemiz kullanıcıları tarafından başlatılan ÇOCUK İSTISMARINA SON kampanyasına katılmanızı bekliyoruz...
Kampanyaya katılmak için: adresindeki metni okuyup, altındaki formu doldurarak kaydetmenizyeterlidir.
Lütfen bütün çevrenize kampanyayı duyurun. Artık bu durumabir son verelim.
Selam ve sevgilerimizle

http://kampanya.annecocuk.com/

Bu forma gireceğiniz bilgiler sadece bu kampanya için kullanılacak, başka hiçbir amaçla kullanılmayacaktır.Bu bilgilerin tamamı veya bir kısmı, ilgili kuruluşlara, "katılanlar-imzalayanlar" olarak bildirilecektir.Bu sayfada gördüğünüz metin, baş tarafına (eğer yazdıysanız) mesajınız, adınız, e-mail adresiniz ve yaşadığınız yer bilgileri eklenerek sizin adınıza ve sizin e-mail adresiniz kullanılarak gönderilecektir.
Bu metnin gönderileceği kurumlar: T.B.M.M. Başkanlığı, Çocuk ve Aileden sorumlu Devlet Bakanı
Bu kampanyaya katılan kuruluş ve siteler:

Birinin Kadını Olmak İstiyor Canım

``İLİM ÇİNDE DAHİ OLSA ÖĞRENİNİZ``

Başka hiç kimse tarafından dokunulmamak,
konuşulmamak, bakılmamak hatta!

Biraz korunmak, biraz şımarmak...

Bir kaç çeşit yemek yapmak, İstiklal caddesinde sıkı sıkı elini tutmak,
belki film izlemek ama mutlaka çekirdek çitlemek,
bi yerlerde çay içmek, Pazar sabahı kahvaltısı etmek uzun uzun,
sahilde yürüyüş yapmak gibi küçük ama zor heveslerim var!

Neden mi?

Herkesin eli tutulmaz,herkesle film seyredilmez,
herkesle çekirdek çitlenmez,herkesin kadını olunmaz da o yüzden!
İçinden gelmeli...Hücrelerine kadar hissetmeli, dna"larına kadar bilmeli insan!
Düşünerek emin olunmaz, bir anda ya olunur ya olunmaz.
Bir de şu yakın geçmiş duvarları olmasa, kafa da hiç karışmaz ya, olsun!
Oysa bazen tek bir söze ya da bir bakışa yıkılır bütün duvarlar...
Kek yapmayı da öğrenmek lazım aslında bi ara!
Sabahları uyandığımda "günaydın sevgilim" mesajları görmek istiyorum telefonumda.
Gün içinde özlediğim birisi olsun istiyorum.
Özlemek istiyorum birini.
Çok özlersem dayanamayıp gidip sarılmak istiyorum.
Dayanamamak istiyorum!
Çalışırken, düşünmek istiyorum sonra onu!
Aklımda olduğu için gülümsemek istiyorum ara ara...
Gülümsediğim için daha çok çalışmak...
Birini sevmek istiyorum; hiç kimseyi sevmediğim gibi,
biri sevsin istiyorum beni, hiç sevilmediğim gibi...
Biri o kadar çok sevsin ki beni, hatalarımı da sevsin istiyorum!
O kadar çok sevsin ki; hata yapmaktan ödüm kopsun!
Kıskansın istiyorum biri beni! Sorsun istiyorum "neredesin" diye,
"Hımm kim aradı bakayım" diye! Ben sormam ama, korkmasın.
O sorsun!"Biliyo musun ne oldu?"
ile başlayan heyecanlı cümlelerimin sonuna kadar tahammül etsin istiyorum biri bana.
Mutlaka ipe sapa gelmez bir şey olmuştur ama dinlesin sonuna kadar.
Ya bi yavru kedi macerası ya da işte ona benzer bir şeyler olmuştur.
Ben de her seferinde sanki bahçeyi kazmışımda hazine bulmuşum gibi heyecanla ve öneminin üzerine basa basa anlatırım ya, dinlesin işte. "Ya, evet, çok mühim bir şeyler olmuş" falan desin bi de sonunda...
Şimdi ben istesem İstiklal caddesinde birinin elini tutup gezemem mi?
İstesem benimle birlikte çekirdek çitleyip aynı anda film seyretmeyi de başarabilecek birini bulamam mı bi arasam?
Şimdi ben yalnız olmak istemesem, yalnız olur ve bunları da yazıyor olurmuydum?
Hiç sanmam!Birinin elini tutmakla, birinin elini, sıkı sıkı tutmak arasında çok fark var!
Ya tutarsın ya da tutmazsın ya da, tutmuş gibi yaparsın işte.Ben yapmam!
Bunu zaten bilirsin.Kimin elini tutacağını yani.
Deneyerek bulmazsın.Sadece bilirsin.Bilmek!
Açıklaması yok.
Ve ben elini sıkı sıkı tutmayacağımı bildiğim hiç kimseyle İstiklal caddesine gitmeyeceğim!Heyecanla ve özene bezene olmadıktan sonra kimseye yemek yapmayacağım!
Repliklerin bir anlamı yoksa, kimseyle film seyretmeyeceğ im.
Zaten çekirdeği unutsun bile, asla olmaz!
Birinin kadını olmak istiyor canım; biraz korunmak, biraz şımarmak...
Çekirdek mutlaka olsun!
Yasemin PULAT

(¯`°¤, ® RUNAWAY ® ,¤°`¯)
........................