23 Ekim 2008

TESADÜFLER, TESADÜFLER

İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama…
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!
Demiş Orhan Veli Sereserpe adlı şiirinde.
1921 yılından bu güne kadar, Kürt İsyanları’yla uğraşıyoruz, enerjimizi dikkatimizi esas sorunlarımıza yoğunlaştırma olanağını kaybediyor, çağı yakalayamıyoruz. Kürt isyanları, bazen din, bazen aşiret, ağa feodal yapısı, bazen ırkçılık, bazen Marksizm kisvesi ile karşımıza çıkıyor. Kürtler zamanın geçerli ideolojilerini mi kullanıyorlar? O zaman ki ideolojiler mi Kürtleri kullanıyor?

Biz Türk’lerin unuttuğu bir gerçek var ki can alıcı nokta budur. Son sıcak savaşı Atatürk’ün insanüstü dehası sayesinde biz kazandık. Cephedeki zaferi uygarlık zaferiyle taçlandırdık. Emperyalizmin gücünden çok emin olduğu bir zamanda aldığı bu gerçek yenilgiyi hiçbir zaman sindiremediği, sindirmeyeceği görülmektedir. O günden beri zayıf tarafımızı kollamış ve halada kollamaktadır. Güçleri arttıkça ve biz de Atatürk gibi bir liderlikten yoksun kalınca, bizi zayıflatmak, bölmek, parçalamak için akla hayale gelmeyecek senaryolarla, bizi birbirimize kırdırmaktadırlar. Bu cümleyi yazınca hemen üniversitedeki bir hocamın, okulda çıkan bir çatışmadan sonra söylediği şu sözü hatırladım.’’ Arkadaşlar! Düşman bu kadar güçlü ve biz de bu kadar aptalken, sağcı solcu diye, bize bir birimizi öldürtemeseydi; esmer olanlar ve sarışın olanlar diye bölüp yine öldürtürdü. Düşmanı etkili kılan da, kullanabileceği iş birlikçiler ve angaje olabilecek guruplar bulabilmesidir.’’

Sorgulama alışkanlığı olmayan bir kültürden geliyoruz; tamamen haksız da sayılmayız. Kahve ve kahvehaneler icat olana kadar, bizim ecdadımız, ibadet, cenaze ve bayram törenleri için bir araya gelirdi. Bu birlikteliklerde de Allah adına konuşan biri dinlenirdi. Hal böyleyken neyi niçin sorgulayacaktı. Adeta her türlü gelişmesi dondurulmuş bir topluluktuk. İkinci bir zayıf tarafımız da içimizde angaje olabilecek gurupların bulunması ve bu gurupları birleştirebilecek güç cazibesi yaratmamamızdır. Çok renkliliğin yaratacağı kültür zenginliği yararına karşı, ayartılabilecek unsurlar içermesi sakıncası vardır. Güç bir çekim yaratır ve başlı başına birleştiricidir. Güç ekonomiktir ve ekonomik çıkarların sürekliliğini koruyacak askeri güçtür. Ekonomik ve askeri güce de bir arada sahip değiliz. Ne yazık ki sorunlarımızı da biz güçlenene kadar erteleme olanağımız yoktur.
Kürt isyanlarından birincisi, cumhuriyet öncesi, Türkiye Cumhuriyeti henüz kurulmadan, Ağustos 1920 Sevr Antlaşması’nın ‘’vilayeti sitte; beş vilayet’’ de kargaşalık çıkması halinde, buraları işgal altına alma hakkı maddesi ile Anadolu halısından bir Kürdistan, bir de Ermenistan parçası kopartabilme senaryosunun perdelerinden biridir. Tıpkı halı katlamak gibi ucundan başlayarak sarma hareketidir. 17 Nisan- 17 Haziran 1921 Koçgiri İsyanı. Sivas’ın Zara, İmranlı ve Refahiye ilçeleri sınırlarında bulunan Kürt aşiretleri ayaklanmışlardır. Ayaklanma (1)İstanbul’a gidip gelen Kürt reisleri tarafından Balta Limanı ve Karahisar Metropolitlerinin teşvikleriyle organize edildiği, Taşdipli Hüseyin adında birinin itiraflarıyla da doğrulanmıştır. ‘’TESADÜF’’ Bu tarihlerde Yunanlılar Ege’yi işgal etmişler ve Mustafa Kemal’in kuvvetleriyle savaşmaktadır. Bu ayaklanma Topal Osman Kuvvetleri tarafından bastırılmıştır. Bu ayaklanmadan geriye de ‘’Garipler Mezarlığı’’ kalmıştır. (2) Bu isyanın elebaşlarından biri, Veteriner Hekim Muhammed Nuri Dersimi, Baytar Nuri’dir. Baytar Nuri, Alevilerle ceme, sunilerle camiye giden, her nasılsa isyan olan her yerde bulunan, ilginç bir adamdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra, 1925 yılından 1937 yılına kadar Kürt isyanları devam eder.
Şeyh Sait Ayaklanması'nın bastırılmasından sonra 1925 (3) Kürt liderler Suriye’ye kaçmış Orada '' Kürt Milli Genel Kurultayı'' toplamışlardır. ‘’TESADÜF’’ (Suriye Fransız’ların işgalindedir.) Bu toplantıda bir bildiri yayınlamışlar; '' Hoybun'' örgütünü kurmuşlardır. Hoybun örgütü, Irak, İran ve Suriye'deki Arap halklarına, bu ülkelerin koruyucuları İngiltere ve Fransa'ya karşı dostane tutum takınacak ve Ermeni ulusu ile de dostluk ilişkiler kuracaktı.
Üçüncü Ağrı Harekâtı'' 7 Eylül 1930. İngiltere'nin Tebriz'deki Baş Konsolosu Stonhope Palmer'den Londra'ya DIŞİŞLERİ Bakanlığı’nda Sir Cilve’ye gönderilen 11 Ağustos 1930 gün ve 145 sayılı gizli raporda ünlü İngiliz casusu Albay Lawrence'nin Kürtlere yardım ettiği bildiriliyordu
Türkiye Cumhuriyeti’nin hükmü Dersimde hiçbir anlam ifade etmiyor, ağa aşiret düzeni devam ediyor, aşiretlerin eşkıyaları çevre illerin köylerine kadar soygun ve tecavüz ediyorlardı. Ağustos 1935 de İsmet İnönü Doğu Bölgesi’ne yaptığı araştırma gezisinden döndüğünde Atatürk’ bir rapor sundu. Bu raporda ki ilginç tespitler: (4) Suriye sınırında Fransız siyasetini bizimle mücadele halinde görmemek mümkün değildir’’
Fransız istihbarat subayları her istedikleri anda Kürt reislerini çeteler halinde memleketimize saldırtmak gücündedirler’’ diyor.
Suriye’de Kürtlük için çalışanlardan bilhassa Bedirhanoğulları’nın teşebbüsü ile Fransız akademisyenlerinden bir zat Kürtler için alfabe yapmış ve Türk harflerini kabul etmiştir.
Erivan’da bir Kürdoloji Kongresi toplanıyor; Ermeni Kürt dayanışmasına ve Kürt Ermeni Yezidi ırklarının münasebetlerini araştırmak karaları alınıyor.
Dersim bölgesinde, birden çok görevli tarafından hazırlanmış raporlar, TBMM’ne ve Cumhurbaşkanı Atatürk’e sunulmuştur. (5) Korgeneral Alpdoğan, Merkez Ordusu Kurmay Başkan’ıyken, Merzifon’da Amerikan Koleji’nde arama yaptıklarını, silah ve cephane bulduklarını; kolej müdürünün çekmecesinde bir rapor bulunduğunu, bu rapor: Anadolu’da Amerikan nüfuzunun temini için Ermenileri ele almak, Kürt ve Kızılbaş kanı Ermeni kanıdır diye bunları Türk camiasından koparıp Ermeni camiasına yamamak için çalışmak gerektiği yazılıdır.
25.12.1935 Tunceli Vilayetinin İdaresi Hakkında 2884 Sayılı Kanun’la, Dersim’in adı değiştiriliyor feodal yapının yıkılması için güç odakları sürgün dâhil cezalandırılmaları, halkın eğitimi, imar ve sağlık hizmetlerinin yaygınlaştırılması, bütün bunların da etkili bir şekilde icrası için olağan üstü yetkilere sahip bölge valiliği oluşturuluyor. 1937 Dersim İsyanı diye bilinen olaydan sonra her nasıl ve nedense Kürt İsyanları son buluyor. Türkiye’de Kürt nüfus aynen büyük bir hızla artarak mevcuttur. Ne değişmiştir de bu tarihten sonra 1975 yılına kadar etkili ve ciddi bir kalkışma olmamıştır. ‘’TESDADÜF’’ Bu noktada dünyadaki gelişmelere dönmemiz gerekiyor.
1934 yılında Almanya’da Adolf Hitler, Başbakanlık ve Devlet Başkanlığı’nı birleştirilmiş bir halde elde etmiş; 1938 yılında Avusturya’yı, 1939 da Çekoslovakya’yı işgal etmiştir. Hitler’in iktidara gelişiyle Almanlar malum savaş makinesini yaratmaya başlamışlardır. Bu durum Irak’ta İngiliz’leri, Suriye’de Fransız’ları kendi dertlerine düşürmüş, bu devletler bir yandan da Türkiye’nin de kendi yanlarında olabilmesi hayaline âşık olmuşlardır. Bu nedenle de Türkiye’deki bölücü, istikrarsızlaştırıcı faaliyetlerini rafa kaldırmışlardır.
İkinci Dünya Savaşının detaylarına girecek değiliz. Savaş bittikten sonra, Dünya’da artık ABD’nin süper bir güç olduğu fark edilmiştir. Bu savaş kaybedenler kadar, kazananları da tüketmiştir. Barışı korumak için BM ve yeni askeri ittifaklar kurulmuştur.
Türkiye’nin 1949 ve 1950 yıllarında NATO’ya girmek için yaptığı müracaatlar geri çevrilmiş, Kore’ye asker gönderip, 721 ölü, 175 kayıp,234 esir ve 2147 gazi bedeline 21 Eylül 1951 de NATO’ya kabul edilmiştir. Bu arada SSCB de süper güç olma yolunda ilerlemektedir. Dünya artık iki kutupludur ve Komünizm’e karşı savaşacak Türk gençlerine etnik kökenine bakılmaksızın ihtiyaç vardır. Bu saçma sapan fikirler, 20 Temmuz 1974 tarihine kadar iltifat görmemiştir. TSK’nin Kıbrıs harekâtı, Türkiye’nin operasyonel ordusunu; Batı kendi çıkarları için bir tehdit olarak görmüş ve eski dosyaları birer birer raftan indirmeye başlamıştır. Kıbrıs Harekâtı’nın üzerinden daha bir yıl geçmeden 20 Ocak 1975 Beyrut’ta ASLA kuruluyor. ‘’TESADÜF’’ Asala militanları, Yunanlı subaylar tarafından eğitiliyor, Beyrut’ta ve Güney Kıbrıs’ta barınıyorlar, Avrupa ülkelerinde ev sahibine zarar vermemek kaydıyla eylem yapma anlaşmaları yapıyorlardı. Diplomatlarımızı, elçilerimizi öldürdüler hatta turizm bürolarımızı bombaladılar.
Kuduran köpek sahibini de ısırır hesabı sahiplerin canı yanınca, alternatif araç devreye konacak hem de bu aracın silahlı güçleri Avrupa’dan uzakta, adeta sapı uzun bir maşa olacak, tutanın elini yakmayacaktı.

1978 Kürdistan İşçi Partisi; PKK. Kuruluyor. ‘’ TESADÜF’’ 1984 ilk eylemi, eylemler hala devam ediyor. Başlangıçta Marksist Leninist ideolojiye mensup PKK aslında o zamanlar bu tarz moda olduğu için böyle bir ideolojik mensubiyeti iddia ediyor. PKK’nın var oluş ideolojisi ırkçılıktır. 1991 yılında SSCB’nin dağılmasıyla, kominizim tehdidi ortadan kalkmış, PKK’nın destekçilerinin sayısı artmıştır. NATO müttefiklerimiz, Stratejik ortaklarımız artık PKK’nın arkasındadır. Türkiye Güçlenmemelidir. Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ile güç birliğini aklından bile geçirmemelidir.
1915 ten 1975 yılına kadar, Ermeni Diasporasının iddiaları marjinal görülürken, 1975 yılından bu güne, Ermeni Soy Kırımı iddiaları nerede ise genel kabul görmüştür. Ermeniler, Rus tanklarıyla Azerbaycan’ın dörtte birini işgal edip, on binlerce Azeri Türkü’nü katletmiş, Hocalıda soykırım yapmışlar ve dünya bu olay karşısında üç maymunu oynamaktadır.
Tek kutuplu dünyada, ABD Eisenhower Doktrini’nin (1957) yeni versiyonunu uygulamaya koymak için, herhangi bir engel kalmadığı kanaatindedir. BOP yani Büyük Ortadoğu Projesi’nin icrası için zemin hazırlanıyor. Aslında BOP’nin sadece bir kelimesi gizlenmiştir; doğrusu BIP olmalı, yani ‘’Büyük İsrail Projesi’’ İsrail ABD’lilerin en çok sevdikleri eyaletleridir. ABD’ de Siyonist bir devlettir. Kürt İsyanlarında olduğu gibi, Ortadoğu’da olaylar kolaylıkla kendiliğinden gelişmez, teşvik ve kışkırtma ile yönlendirilir. Bunun sebebi, bölge insanının, durağan yapısıdır. İcat çıkartmaktan pek hoşlanmazlar. Saddam’ın Ağustos 1990 da Kuveyt’i işgal etmesi, Ocak 1991 Körfez Savaşı, ABD’nin Irak’ işgal tatbikatından başka bir şey değildir. ABD Kuveyt ve Suudi Ülkesine yerleşir. Irak’ın işgaline meşru gösterebilmek için, 11 Eylül 2001 Provokasyonu gerçekleştirilmiş, Irak’ın dünyayı tehdit edecek, nükleer ve biyolojik silahlara sahip olduğu iddia edilmişti. Çok çaba sarf ettiler ama dünya basınının gözünü boyayamadılar. Gerçekte Irak’ta sinek ilacı bile olmadığı anlaşıldı. ABD Kurulduğu günden beri, İsrail’i büyütme çabalarını sürdürmüş, Ortadoğu, şeytanın bile içinden çıkamadığı bir bataklığa çevirmiştir. Bu defa mademki İsrail’ daha fazla büyütemiyoruz; o halde bu coğrafyada Ondan büyük olanları küçültelim, en güçlü O olsun planını uygulamaya koymuştur. Allah göstermesin! ABD bu projesini gerçekleştirebilirse ki artık mümkün değildir, acaba eş başkanlar kendi misyonlarını nasıl izah edeceklerdi.
Sosyal olaylar ve devletlerarası ilişki ve çatışmalar tesadüflerle olmaz. İnsanlar, hayvanlar, bitkiler, mikroplar, bakteriler ve hatta rüzgâr, yağmur ve benzeri doğa olayları hep uygun şartlarda oluşurlar; uygun şartlar devam ettiği sürece yaşamlarını ve nesillerini sürdürürler. Canlı cansız bütün bu varlıkların arasında özelde, zaman zaman dengesiz, genelde ise dengeli bir etkileşim vardır. Bu unsurlardan biri tarafından dengenin bozulması, diğer unsurlara da zarar vermekle beraber, sonuçta dengeyi bozan unsurun sonunu getirir.
Uygun zemin üzerinde planlı projeli senaryolar güç odakları tarafından hazırlanır, zavallılar, jönü oynayınca baş aktriste sahip olacağını sanırlar. Hal bu ki güzel kız ya filmin sponsoru veya yönetmenle yatağa girer.Sonuç olarak diyelim ki biz bu konularda haklıyız, ne olacak akan sular mı duracak?
Her hangi bir konuda, haklı olduğunuza inanabilirsiniz; hatta çok emin olabilirsiniz. Ancak bu, tek başına bir anlam ifade etmez, hak doğurmaz. Haklı olduğunuza inandığınız bir konuda dışınızdaki dünyanın da sizi haklı bulması için ya güçlü olacaksınız veya haklı olduğunuza güçlü olan birileri inanacak. Sadece haklı olmak arzu ettiğiniz sonucu doğurmaz. Hem haklı hem de güçlü iseniz bu çok şey ifade eder, umduğunuzdan daha iyi sonuçlar elde edebilirsiniz. Haklı olduğunuza inanan güçlü bir ortağınız varsa, elde edilecek yarardan daha çok güçlü olan, bir miktar da siz yarar sağlayabilirsiniz. Sadece güçlü iseniz, hem de çok güçlü iseniz hak sizin arzu ettiğinizdir.

Kaynaklar:
1: Cemal Şener: Topal Osman Olayı s.55
2: Uğur Mumcu: Kürt Dosyası s.38
3: Uğur Mumcu: Kürt Dosyası s.24 -25
4: Uğur Mumcu: Kürt Dosyası s.74–76–96
5: Uğur Mumcu: Kürt Dosyası s.104