01 Aralık 2008

Ben Seni Neden mi Sevdim?


Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların yada kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışımda vücudumun dört bir kösesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime islediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni işittiğin
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki bos ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Bende seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim

Korkuyorum!
Hakkettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum göz yaslarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.

Evet korkuyorum;
Seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten...
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Yada yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sizinin bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.

Korkuyorum evet;
Seni kaybetmekten ve seni daha fazla üzmekten...
Bir çiçek misali ne ellemeye nede koparmaya kıyamıyorum uzaktan seyrediyorum çünkü
Seni daha fazla incitmekten korkuyorum.
Ömründe yasadığın mutluluğu huzuru sana yaşatamamaktan korkuyorum.
Sana kalbimden fazlasını verememekten korkuyorum.
Sonunda sana gözyaşından başka bir şey bırakamamaktan korkuyorum.
Seni sevmekten değil;
Dostluğunu suiistimal etmekten,
Seni kaybetmekten ve değerini bilememekten ve Yüce Rabbime hesap verememekten korkuyorum.
Belki de çok fazla korkuyorum...

ÇÜNKÜ BEN ILK DEFA SEVIYORUM...



ATİLLA İLHAN


(¯`°¤, ® RUNAWAY ® ,¤°`¯)

.


Allahın 99 ismi

Adil
العدل
Herkese hakkını veren,
Afüv
العفو
Günahları affedip sâhibini cezâlandırmaktan vazgeçen
Âhir
الآخر
Varlığının sonu olmadığını belirtir ve insanlara vadettiği sonzuz hayâtı veren
Alîm
العليم
Bilgisi sonsuz olan, herşeyin farkında olup en ince noktasına kadar bilen
Aliyy
العلي
Yüksek, büyük ve yüce, güçte, bilgide, hükümde, irâdede ve diğer bütün yetkin sıfatlarında üstün olan
Allah
الله
Kendisinden başka olmayan "O" ilah. El-İlah'dan türemiştir.
Azîm
العظيم
Çok yüce ve sınırsız ve kayıtsız büyüklük, üstünlüğün tek sâhibi, pek azametli olan, yüce.
Azîz
العزيز
İzzet sâhibi, mağlup edilmesi imkânsız olan, her şeye galip olan.
Bâis
الباعث
Ölüleri dirilten, her canlıyı ölümünün ardından yeniden dirilten.
Bâkî
الباقي
Süreklilik sâhibi, sonsuza kadar kalan, sonsuz.
Bâri'
البارئ
Yarattıklarını temiz ve sağlam bir nizâm üzere yaratan, olgunlaştırarak birbirinden farklı niteliklerde meydana getiren, âzâ ve cihazını birbirine uygun yaratan.
Basîr
البصير
Herşeyi her yönüyle eksiksiz gören, yarattıklarına da görme duyusunu veren.
Bâsit
الباسط
Her hayrı veren, lütuf ve rahmetini kullarına yayan, dilediğine bolluk veren.
Bâtın
الباطن
Gizli, cisim olarak görülmeyen, varlığı gizli olan, ancak varlığı da kesin olarak bilinendir.
Bedî
البديع
Emsalsiz, acâyip ve hayret verici âlemler yaratan.
Berr
البَرّ
İyilik ve güzellik, bağışta bulunma, kullarına yardımcı olma
Câmi
الجامع
İstediğini istediği şekilde, istediği zaman, istediği yerde toplayan.
Cebbâr
الجبّار
Azamet ve kudret sâhibi, istediğini mutlak yapan, dilediğine muktedir olan.
Celîl
الجليل
Büyüklük ve ululuğu pek yüce olandır.
Dâr
الضار
Zarar verici şeyler yaratan
Evvel
الأوّل
Herşeyden önce, öncelerin öncesi, başlangıçların yaratıcısı ve varlığının öncesi olmayan
Fettâh
الفتّاح
Kulların her türlü güçlük ve sıkıntılarını açan ve kolaylaştıran
Gaffâr
الغفّار
Kullarının günâhlarını affeden ve çok bağışlayan yüce varlık
Gafûr
الغفور
Mağfiret eden, suçları bağışlayan, affeden, insanların beğenilmeyen taraflarını gizleyendir.



Ganî
الغني
Çok zengin, hiçbir şeye muhtaç olmayan.
Habîr
الخبير
Her şeyden haberdâr olan, herşeyin iç yüzünden ve gizli tarafından her yönüyle bilen
Hâdî
الهادي
Hidâyete kavuşturan, kulunu hayırla muvaffak kılan.
Hâfıd
الخافض
Allah'ın, emirlerini dinlemeyen, başkalarını beğenmeyen, büyüklenip hak ve hukuk tanımaz zorbaları rezil, perişan eden
Hafîz
الحفيظ
Muhafaza eden, koruyup saklayan, yapılan işleri bütün ayrıntılarıyla saklayıp, herşeyi belli vaktinde âfet ve belâlardan koruyan
Hakem
الحكم
Hikmet sâhibi olan, yaptığı her işte hikmeti gözeten, hükmeden.
Hakîm
الحكيم
Herşeyi inceliğiyle bilip buna göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olan
Hakk
الحقّ
Varlığı hiç değişmeyen, hiç yok olmayan ve gerçek olan
Hâlik
الخالق
Yaratıcı olan
Halîm
الحليم
Acele etmeyen, günahkârların cezâsını vermeye güç yetirdiği onlara yumuşak davranarak cezâlarını geriye bırakan, hilmi çok olan
Hamîd
الحميد
Çok övülen, övgüyle değer sıfatlarıyla hamd edilen
Hasîb
الحسيب
Herkesin yaptıklarını tâkdir eden, yapılanları bütün ayrıntılarıyla bilip her insanı hesâba çekerek yaptığının karşılığını veren
Hayy
الحيّ
Ezelî ve ebedî diri olan, uyuklama, yorulma gibi noksanlıklardan uzak olan.
Kābid
القابض
Herşeyi sonsuz kudreti altına alan, bu kudretiyle kuşatıp kavrayan, herşeyi emri altına alıp tutan
Kādir
القادر
Kudret sâhibi, tükenmez kudreti olan, istediğini dilediği gibi yapmaya muktedir olan
Kahhâr
القهّار
Ziyâdesiyle kahredici, yok edici yüce bir varlık
Kaviyy
القويّ
Kudretli, güçlü ve sınırsız kuvvet sâhibi olan
Kayyûm
القيّوم
Yarattıklarının işini çeviren, her işleneni bilen, evveli olmayan.
Kebîr
الكبير
Büyük, yüce
Kerîm
الكريم
Cömert, kerem sâhibi; muktedirken affeden, cömertlik duygusunu veren, va'dini yerine getiren, çok ikrâm edici
Kuddûs
القدّوس
Her türlü hatâ, gaflet ve âcizlikten, eksiklikten uzak, mutlak kemâl sâhibi
Latîf
اللطيف
En ince işlerin bile bütün inceliklerini bilen, nasıl yapıldığına nûfuz edilemeyen en ince şeyleri de yapan
Mâcid
الماجد
Ulu ve cömert, şânı yüce anlamlarını taşımaktadır. Kadri ve şânı büyük, kerem ve müsamahası bol.
Mâlik-ül Mülk
مالك الملك
Mülkün ebedî ezelî sâhibi.
Mâni
المانع
Bâzı şeylerin meydana gelmesine müsâde etmeyen, engelleyen.
Mecîd
المجيد
Şan, şeref, büyüklük ve kudretinden dolayı yüce olan ve güzel işlerinden dolayı da sevilip övülendir. Şeref, ancak kendi emir ve yasaklarına uymakla elde edilebilir (Hud, 11/73). Şanı, şerefi çok üstün olan.
Melik
الملك
Mülkün sâhibi, mülk ve saltanatı devamlı olan.
Metîn
المتين
Metânetli, kuvveti çok şiddetli olup hiçbir iş zor gelmeyen, pek güçlü demektir.
Mu'ahhir
المؤخّر
Herşeyden sonra yine var olan; O'na uymayanları zelîl edip arkada bırakan, istediğini geri koyan
Mucîb
المجيب
O'na yalvaranların isteklerine icâbet eden ve karşılık verendir, teklifleri bilen
Muğnî
المغني
Dilediğine zenginlik veren, ihtiyaçlarını gideren, müstağni kılan.
Muhsin
المحسن
Çokça veren, sonsuz düşünülse bile herşeyin sayısını her yönüyle bilen
Muhyî
المحيي
Dirilten, canlandıran ve hayat veren
Muîd
المعيد
Yaratılmışları yok ettikten sonra tekrar yaratan
Muiz
المعز
İzzet ve ikrâm edici, şeref sâhibi
Mukaddim
المقدّم
Herşeyden önce olan, dilediğini öne alan; dilediğine maddî ve manevî nimetler verip yükselten, öne geçiren
Mukît
المقيت
Rızıkları yaratan, bilen, tâyin eden, her yaratılmışın rızkını veren.
Muksit
المقسط
Bütün işlerini dengeli yapan
Muktedir
المقتدر
Gücü herşeye yeten, herşeyi dilediği duruma getiren, kuvvet sâhipleri üzerinde istediği gibi tasarruf eden
Musavvir
المصور
Yaratmış olduğu varlıkların şekillendiren ve durumlarını tâkdir eden
Mübdî'
المبدىء
Hiç yoktan ortaya koyan, vâreden, yaratan
Müheymin
المهيْمن
Allah'ın görüp gözeten, herşeye şâhit olan, herşeyi koruması altına alan, onları muhâfaza edip saklayan
Mü'min
المؤمن
Îmân ve güven veren, her türlü şüphe ve tereddütleri kaldıran
Mümît
المميت
Öldüren, ölümü her canlıya tâkdir edip bunu uygulayan
Müntakim
المنتقم
İntikâm alan
Müteâli
المتعالِ
Yüksek ve yüce varlık
Mütekebbir
المتكبّر
Her hususta çok büyük ve azamet sâhibi ulu yaratıcı
Müzil
المذل
Yüce Allah'ın lâyık olanları zillete düşüren, zelîl kılan, onları hor ve hakîr eden
Nâfi
النافع
Hayr ve menfaat verecek şeyleri yaratan, faydalandıran.
Nûr
النور
Âlemleri nurlandıran, dilediğini nûr eden, nûr, ışık olan.
Râfi
الرافع
Kaldıran, yükselten ve yüksek olan
Rahîm
الرحيم
Bağışlayıcı, sevdiklerine ve müminlere (âhirette) merhamet eden.
Rahmân
الرحمن
Pek merhametli, çok rahmet sâhibi olan
Rakîb
الرقيب
Görüp gözeten, murâkebe eden, bütün varlıklar üzerine gözcü olup bütün işlerini kontrol altına alan
Ra'ûf
الرؤوف
Çok şefkat ve merhamet gösteren, çok esirgeyen, kolaylık sağlayan
Reşîd
الرشيد
Bütün âlemleri dosdoğru bir nizam ve hikmetle âkıbetine ulaştıran
Rezzâk
الرزّاق
Bütün yaratıkların rızıklarını veren
Sabûr
الصبور
Çok sabırlı olan, isyankârlardan acele intikam almayan
Samed
الصمد
Hiçbir şeye muhtaç olmayan, tüm canlıların ihtiyaçlarını gideren ve her türlü istekte doğrudan kendisine başvurulan
Şehîd
الشهيد
Herşeye şâhit olan, herşeyi hakkıyla gören, bilen ve muâmelesini de buna göre yapan
Şekûr
الشكور
Çok şükre lâyık olan, kendi rızâsı için şükredilen, şükür olarak yapılan iyi işlerin daha fazlasıyla karşılığını veren, insanlara nimetlerini artırarak şükür muâmelesi yapan
Selām
السلام
Her türlü eminliğin, salimliğin aslı olan. Selam, İslâm sözcüğüyle aynı semantik kökten türer.
Semî
السميع
İşiten, işitme kuvvetine sâhip olan ve işitme gücünü veren
Tevvâb
التوّاب
Tövbeleri çok kabul eden, tövbe kapısını açık tutarak tövbe etme imkânı veren
Vâcid
الواجد
Vârolan ve herşeyi vâreden, icâd eyleyen; varlığı kendinden olan; dilediğini istediği anda var edip yaratan
Vâhid
الواحد
Tek, bir olan; kendisinden başka tanrı olmayan
Vâlî
الوالي
Yardım eden, destek veren, işleri düzenleyen, yöneten
Vâris
الوارث
Bütün servetlerin gerçek sâhibi
Vâsi
الواسع
Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan
Vedûd
الودود
Çok şefkatli, muhabbetli, sâlih kullarını çok seven ve onlarca çok sevilen, onları rahmet ve rızâsına erdiren; sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegâne lâyık olan
Vehhâb
الوهّاب
Çok fazla bağışlayan
Vekîl
الوكيل
Hayâtını Allah'a tevekkül ederek düzenleyen ve böylece O'na sığınanların işlerinde kendilerine yardım eden
Velî
الولي
Dost, emir sâhibi ve iyi insanların, yâni müminlerin dostu (velîsi) olup onlara yardım ederek işlerini yöneten
Zâhir
الظاهر
Görünen, varlığında hiç şüphe olmayan, varlığı herşeyden âşikâr olan
Zülcelâl-i vel-İkrâm
ذو الجلال والإكرام
Hem azamet, hem de fazl-u kerem sâhibi.