
Bir çok çiftin sıkıntısı, tartışmayı becerememek. Hatta konuşamamak. Her
fikir ayrılığında, konuşmanın kavgayla bitmesi. Evet, bu ciddi bir mesele.
İşte sırf bu sebeple, seanslarımda öncelikle doğru iletişim dilini anlatmaya
çalışıyorum.*
*Hayat bu. Her zaman meselelerimiz olacak. Fikir ayrılıkları yaşayacağız.
Doğru iletişim dilini kullanabiliyorsak, kavga etmeden tartışmayı
başarabiliyorsak, mesele yok. Ne güzel. Sıkıntıları medeni bir şekilde
aşabiliriz demektir.*
*Ancak her çiftin tartışma ile ilgisi algısı farklı. Bu sebeple konu
başlıklarını belirlemekte fayda var;*
*·En seviyeli tartışma; eşinizle yaptığınız olmalı *
*Öncelikle yabancı insanlara "ayıp etmemek" üzerine kurulu bir mantık
yapımız var. En çok anlayışı en yakınımızdan bekleriz, öfkemizi en rahat ona
sarf ederiz. Elbette beklentilerin yüksekliğinden de kaynaklanıyor bu
rahatlık. Oysa, en "ayıp" etmeyeceğimiz insan eşimiz olmalı. Evet,
tartışabiliriz. Sonunda anlaşırız ya da anlaşamayız. Ancak her halükarda
kelimelerimizi itinayla seçmeliyiz. Bugün öfkeyle söylenebilecek tek bir
kötü kelime, yarının güzel anlarını sunileştirir. Bu gün kontrolsüzce çıkan
bir söz , yarın içinizden gelerek sarf ettiğiniz bir sevgi sözcüğünü
gölgeleyecektir.*
*· Tartışmak kötü değildir;*
*Tartışmak yanlış ya da kötü değildir. Seviyeli bir tartışmanın lüzumlu
olduğunu bile söyleyebiliriz. Tartışmanın çok yanlış ve zarar verici
olduğunu düşündükleri için , sırf tartışmamak uğruna, bir çok sorunun üstünü
örten, bir çok sıkıntıyı içinde biriktiren çiftler var. Sonunda bakıyorlar
ki, evet, hiç tartışmamışlar. Ama tutku da, beklentiler de bitmiş gitmiş. Oysa
dozunda ve seviyeli tartışmalarla deşarj edebilecekleri negatif enerji,
birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlayabilirdi. Küçük sarsıntıları
engellemek, kocaman bir depreme sebep olabiliyor.*
*· Sık sık, farklı konularda tartışmanın tehlikesi;*
*Bizi zorlayan, çoğu zaman ortak bir karar gerektiren ancak üzerinde mutabık
kalmayı başaramadığımız konu veya konular olabilir. Karar verene kadar
sıklıkla üzerinde konuşabilir, zamana yayabiliriz. Ancak, somut problemler
olmadığı halde, sık sık gündelik konularda anlaşmazlık yaşayan çiftler, kısa
dönemde bunu ilişkinin kimliği haline getiriler. Tanımlarken "incir
çekirdeğini doldurmayacak sebeplerle " diye açıkladığımız durumlarla ilgili
sık tartışmalar, ilişkiyi yorar ve agresif kimlikler üretir.*
*· Asla üçüncü kişilerin yanında tartışma;*
*İnsan egosu kırıldığında, saldırganlaşır. İkili tartışmalarda kolayca
telafi edilebilecek eleştirilerin algısı, üçüncü kişilerin yanında hep daha
ağır olur. Başkalarının yanında tartışmak ilişkiye kalıcı hasarlar
verebileceği gibi, gelebilecek objektif olmayan yorumlar haksız
"haklılık"ları alevlendirebilir.*
*· Tartışmalarda tek konuya odaklanmak;*
*Yapılan en büyük hatalardan biri tartışmalarda mevcut sorunun içine başka
konuları da karıştırmaktır. Eleştirilere verilen "sen de bunu yapıyorsun"
yada "geçen hafta da bunu yapmıştın "gibi karşılaştırmalar konuyu
çözümsüzlüğe iter ve ana konudan uzaklaştırır. Sonuç sadece bir çok ayrı
konuda sarf edilen karmakarışık cümlelerle dolu bir kavgaya döner.*
*· Tartışma kavgaya döndüğünde durmayı başarabilmek;*
*Tartışma alevlenip , gerilim arttığında durmak zordur. Oysa hepimiz tecrübe
etmişizdir ki, tartışma kavgaya dönüştüğünde hiçbir mesele çözülmez. Ya pes
edilir ve gerginlik uzamasın diye alttan alınır ya da hiç de çözüm olmayacak
küslükler başlar. Gerilim arttığında durup, konuyu daha sakin bir zamanda
tartışmak üzere erteleyebilmek bir meziyettir.*
*· Haklılığın önemi yok;*
*Unutmayın ki mahkemede değilsiniz. Tartışmayı kazanmak, haklı çıkmak gibi
mefhumları kafanızdan silin, atın. Önemli olan her iki tarafı da huzurlu
kılacak bir çözüm bulmaktır. Tartışmalarda haklı çıkmak mutluluk
getirmeyecek, sevdiğiniz insanın yüzü gülmediğinde huzur
duymayacaksınız.Önemli olan haklı olmak değil, mutlu olmaktır.
*
Evlilik Danışmanı Yeşim Varol Şen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder