31 Temmuz 2010

ÖLÜM YAĞIYOR AŞKA!






Gerçeğinde yol aldıkça keşkelerim artıyor.

Sen yolcu olabilirsin kişiliğin ve ereğin gereği; ama ben hancı, asla!

Sanma ki hep bal dökülür ağzımdan, baldıran dökmeyi de bilirim yeri geldiğinde, yerli yerinde, ama yeterince. Çıkmıyorsa da ağzımdan tek bir acı ya da kötü söz, sana ve yaşattıklarına dair, sanma ki aczimden, kıyamıyorum ki sana. Yakıştıramıyorum da ne sana, ne bana, ne de sevdamız sandığım, adı her neyse o şeye.

Sanma ki gelgitler yaşıyorum. Ben hâlâ orada, o bıraktığın yerdeyim.

Sağlıklı bir kadın olarak, tensel tutkularımın ayartıcı salvolarıyla, kadınca direniş gücümün sarsıntıları arasındaki çatışma ve bocalayışla istikamet seçemeyişim; ne duygu, ne de davranışlarımla başa çıkılmazlığın en üst noktasında, istemsiz patlayışlarla son buluyor. Gelgit diye adlandırdığın bu işte senin! Ani çıkışlar dediğin, ürkütücü bulduğun da bu!

Şunu bilmeni isterim ki; gerçeğine saygım olmasa ve katlanma duygusu olmasa, bütün dünyaya, bütün insanlara kafa tutabilirim. Her köprüyü havaya uçurabilirim.

İsyanlarımla beslenen başıboş özgürlük tutkusu, özlenen varlığınla gönüllü, sevimli bir esarete dönüşüyor. Bununla beraber, köpüre köpüre kıyıya varınca kayalara çarparak geri dönen deli dalgalar gibi bir iç dünyam var benim. Kayalar önüne set çekiyor diye, kıyılara hücum etmekten bir türlü vazgeçmeyen, yılmayan, uslanmayan dalgaların kol gezdiği derinliklerim, kumsalında erimek istiyor oysaki!

Gel aşık olmanın, gel seviyor olmanın tadını çıkart bu gün diyorum kendi kendime, her şeyi göz ardı edip ve vazgeçip her şeyden, hiç değilse bir tek gün. Ama olmuyor. Kaçamıyorum gerçeklerden. Yalçın dağ olup dikiliyorlar önüme birer birer

Güneşi batırıyorum zamansız, inceden bir tül indiriyorum en karasından aynı zamanda, sığınıyorum o sensiz, o sevişmesiz yatağıma sessizce, her gelen geceyle olduğu gibi yine. Yastığıma sarılıyorum sen yerine tüm korkularımdan kaçıp, yorganı daha bir çekiyorum yalnızlığıma.

Her gece olduğu gibi yine…
Ölüm!

Ölüm yağıyor aşka!!!

[Perihan Reyhan ALKAN]

(¯`°¤, ®PAYLAŞIM® ,¤°`¯) (¯`°¤, ®BLOGU® ,¤°`¯)
*******
*****
****

MEĞER SANIYMIŞ SADECE BENİMKİSİ




Evet, sanıymış yaşadığım, yaşadığımı sandığım. Seni var, seni de seviyor sandığım sanıymış sadece. Sen de özlüyor, sen de bekliyor, lakin ulaşamıyor, bulamıyorsun, beni kaybetmişsin sanışım da sanıymış. Ben gibi sanışım, ben gibi seviyor, ben gibi özleyip yana yakıla, başvurmadık yer bırakmaksızın beni arıyorsun sanışım da sanıymış sadece.

Tam kırk yıl, bir ömür eder arayışım seni, arayıp arayıp da bulamayışım ve her bulamayışta yıkılışım. Düşün kaç kez yıkılmış da yeniden toparlanıp kalkmışım düştüğüm yerlerden yine yollara koyulmaya, yine seni bulmalara, yine sana ulaşmalara savaşımlara!

Oysa yokmuşsun sen, sen hiç olmamışsın, ben var sanmışım seni, sevginle arınmış, yıkanmış, yoğrulmuş da dayanmışım bunca yılın acılarına, yorgunluklarına oradan oraya savrulmaların bitaplığına. Kavuşma umuduymuş meğer beni yaşatan, sevildim, seviliyorum sanısıymış.

Bilsem arar mıydım seni mecnundan beter düşüp de yollara…

Bulamasaydım keşke diyorum şimdi

Bulamasaydım da, hâlâ sansaydım seni düşlediğimce, hâlâ yaşasaydım kendimce ve diyebilseydim: Sevdim, hem de çok sevdim, hem de çok sevildim diye. Deseydim: Çok uzaklarda da olsa, o da seviyor, sevmişti de beni diye. Kaybettik, bulamadık birbirimizi sadece, yoksa o da çok istiyordu beni bulmaları, bana ulaşmaları ve hâlâ da bekliyor özlemle diye!

Ondan bu defaki kalkamayışım, ondan bu defaki yıkılışın yıkıntısının açtığı yaraların büyüklüğü. Ondan toparlayamıyorum kendimi, ondan dönemiyorum yeniden yaşamalara. Ondan vazgeçişim her şeyden.

Ama senden…

Yine de hâlâ senden


[Perihan Reyhan ALKAN]